Hayat bisiklet sürmeye benzer. Dengeyi korumak için ilerlemek gerekir.”
Albert Einstein
Einstein bu sözüyle sürekli ilerlemenin, hareket halinde olmanın önemine vurgu yaparken aslında ilerlemek için dengeli hareket etmenin de ne kadar gerekli olduğunun altını çiziyor.
Denge çok önemli. Hem de her konuda… Evet, işveren markası da bahsettiğim “her şey”in içinde! Önceki yazılarımda işveren markasının dikkat çekmeye başlayan bir kavram olduğundan bahsetmiştim. Bu konuda yapılmış pek çok araştırma, yazılmış pek çok makale mevcut. Bu kavramın tanımı ve neleri kapsadığı biliniyor ancak işveren markasının nasıl geliştirileceği konusunda optimum ve dengeli bir çözüm bulmak; konuya hakim, uzman bir ekibin altından kalkabileceği bir iş. Bizim gibi :)
Optimum bir çözüm yolu bulmak ve iş ortaklarımız için en doğru çözümü sunduğumuz uygulamalarımızı formüle etmek adına düşündük, taşındık ve “denge” unsurunun işin püf noktası olduğuna karar verdik. Formulümüzün adını “Beyincik” olarak belirlememiz bu sebepten anlayacağınız…
“Peki nedir bu Beyincik?” diye soracak olursanız şöyle açıklayabilirim: Vücudumuzun en önemli denge organı olan beyincikten ilham aldık; işveren markasını geliştirmek için izlenmesi gereken yola denge getirdik.
Stratejik, İçerik, Estetik, Analitik, Akademik ve Etkinlik isimli altı maddenin kusursuz bir denge ve uygulamayla bir araya gelmesi işveren markasını kaçınılmaz bir şekilde güçlendirecektir.
Maddelere tek tek kısaca değinmek gerekiyor sanırım:
Stratejik: İlk adımı doğru atmak bütün gidişatı olumlu yönde etkiliyor bildiğiniz üzere. Sizi tanıyarak hazırladığımız işveren markası analizleri, değer önermeleri, rakip analizleri, farklı platformlarda izleyeceğiniz yol haritaları ve reklam stratejisi en doğru başlangıcı yapmamıza olanak sağlıyor.
İçerik: Sosyal medyada “derdinizi” en iyi anlatan dili ve üslubu belirlemek iletişimin ne kadar sağlıklı yürüyeceğini belirlemekte. Sizi tanıyarak hazırladığımız stratejiye uygun bir şekilde, sizinle birlikte sosyal düşünerek; sosyal medya içerikleri yoluyla, mailing yoluyla, iç iletişim yoluyla, sloganınızla, PR dökümanları ve iş ilanları yoluyla işveren markanızın gücüne güç katıyoruz. Unutmadan belirteyim bu konunun püf noktası kesinlikle özgün olmak ve çağı yakalamak!
Estetik: Görsellik bağlığı altında bir araya getirdiğimiz uygulamalar, işveren markasını güçlendirecek unsurlardan biri olduğu gibi aynı zamanda çalışan bağlılığını da artıracak. Logo ve kurumsal kimliğiniz çağı yakaladığında, markalama çalışmaları değer önermeleriyle desteklendiğinde, sosyal medya içerikleri ve iş ilanları, özgün, vurucu ve markanıza uygun bir şekilde görselleştirildiğinde, sizi anlatan videolar hazırlandıkça işveren markanız güçlenecek; “welcome kit”, ofis dekorasyonu ve duvar yazıları ise hem çalışan bağlılığını artıracak hem de ofisinizi “çalışmak için harika bir yer” haline getirecek.
Analitik: Geldik, stratejiye şekil veren analizlere! Yaratıcılığın ön planda olduğu işlerin anlamlı bir hale gelebilmesi için çalışmaların sonuçlarını doğru yorumlamak gerekiyor. Attığımız her adımı anında takip ediyoruz, raporlarla aksiyonu hızlandırıyoruz ve “KPI” sayesinde nokta atışı performans analizleri oluşturuyoruz.
Akademik: Sosyal medyayı artık neredeyse herkes kullanıyor. Herkes kullanıyor ama ne kadarımız doğru kullanıyor? “Doğru” kullanmaktan ne kastediyoruz? Sosyal medyanın doğru kullanılması işveren markasını ve kurum kültürünü güçlendirmekte. Çalışanlarınızı kurum kültürünüze uygun içerikler paylaşılmasına teşvik edecek eğitimler, LinkedIn profilleri ve işe alımda LinkedIn Recruiter kullanımı işveren markanızı güçlendirecektir. Tüm bu eğitimler de Beyincik modelinde dengeyi sağlayan parçalardan.
Etkinlik: Bir önceki yazımda bahsettiğim ofis içi ve ofis dışı partiler bağlılığı artırıyor, işveren markasını güçlendiriyor. Bu partileri organize ettiğimiz gibi, bilinirliğinizi artıracak paneller, konferanslar, PR ve lansman etkinlikleri de düzenliyoruz. Bunların yanında üniversite etkinlikleriyle yeteneği yakalamanıza ve yeni kuşakla organik bir bağ kurmanıza da yardımcı oluyoruz.
Bu maddelerin hepsi hayati, hepsi tek başına oldukça önemli ancak daha önce de değindiğim gibi en büyük etkiyi yaratmak için Voltran’ı oluşturmak gerekiyor! Parçalar arasında kurulacak denge ile başarılı sonuç kaçınılmaz olacaktır.
Hennig-Thurau vd. internet üzerinden gerçekleştirilen ağızdan ağıza iletişimi (viral pazarlama), çok sayıda firma ve bireye internet yoluyla ulaşabilir hale getirilen, bir ürün ya da şirket hakkında potansiyel, gerçek ya da eski müşteriler tarafından yapılan herhangi bir pozitif ya da negatif açıklama olarak tanımlamaktadır.
Tanıtım, işletmeler için olmazsa olmazların başında gelmektedir. Yeni gelişen teknolojilerle işletmelerin, karlarını arttırmak amacıyla dijitalleşmeye önem vermesi, reklamları daha ilginç ve daha yaratıcı bir hale getirmiştir.